Kıvılcımlı, batıda tarihçi olarak ünlendirilen Arnold J. Toynbee üzerine bir kritik(inceleme) yazmıştır. Yazının orijinali, el yazısı olarak Türkçedir. Atilla Türk arşivinde bulunan bu yazılar, sevgili Latife Fegan’ın uzun ısrarlı emekleri sonucu, Kıvılcımlı Arşivine kazandırılmıştır. Yazının orijinalleri IISH’da (*) bulunmaktadır. Yazının herhangi bir başlığı yoktur. Arşivde, “Arnold Toynbee Eleştirisi” olarak adlandırılmıştır. Tapeleri yapılmış olup, henüz üzerinde detaylı çalışma yapılmamıştır. Aşağıda yazıdan, daktilo aktarımdan bir pasaj paylaşıyoruz. Çengelli parantezler içerisindeki numaralar bizim açıklamalarımızdır.
“Arnold J. Toynbee[1], Emperyalist Dünyanın 1 numaralı düşünür Tarihçisi olarak ünlendirildi. “ Büyük Tarih Doktrinleri” ( Alban G. Widgery, 1961, gallimard 1965)[2] yazarı şöyle diyor:
“ Hiç gün yüzüne çıkmamış Evrensel Tarih’in en iyi approximation’unu ( ) [3] Toynbee The Study of History eseriyle gerçekleştirdi.” (A.G.W., s.359)
I.-III. Ciltleri 1934 yılı, IV.-VI ciltleri 1939 yılı, VII.-X. Ciltleri 1954 yılı çıkan bu “eser”in yıldırım çabukluğu ile dünyaya tanıtılması, kendi özü kadar yazarının kimliği ile de sıkı sıkıya bağlıdır.
Yazar Toynbee, kimliğini saklamayacak denli samimidir. İstanbul’da alkışlattığı bir Konferansında, İngiliz olarak ünlü bir haber alma örgütünün basamaklarında yükseldiğini saklamamıştır. Sonra neden ve nasıl Amerikan uyrukluğuna geçtiğine değinmemiştir.
Toynbee: “ Tarihin doğası ve yorumu üzerine fikirleri” konu edinmiş ( A.G.W., keza 359). Ama, yazar için Tarih ayrı, kendisi ayrı bir nesne değildir. Toynbee, Tarihten söz ederken, herkes gibi bir insan, hele “ tarafsız” kalamaz. Kendisi: “ Özel bir Tarih hailesinin[4] protaganistleriyle[5] geçici komünyon ( canciğer kutsal kaynaşma)[6] halinde” bulunur.
İnsanın, işlediği konu ile canciğer olması gerekir. Ama, Toynbee’nin canciğerliği, konuyu içermekten ibaret kalmaz. Batı Dünyasında “ Komünyon”: kulun allahla kaynaşması anlamına gelir. Toynbee, tüm eseri boyunca insanın hep allahla komünyonunu önerir. Onun Tarihle komünyon’u da, tıpkı öyle Tarihi Allah bilip ona kaynaşmak anlamına gelir. O zaman ölümcül bir bilim işi değil, bir mucize, büyü havası önümüze çıkmış bulunur.
Acep, yanılıyor muyuz? Toynbee Tarihçiliğin bir “ ineffable deney”[7] sayar. Ve kendisini o “deney”in içine, öyle bir kapıp koyverir ki, acemi tayfanın kendisini bilinmez engin denize atışı çocuk oyuncağı denli yüzeyde ve basit kalır. Toynbee Tarihi yorumlarken: kendisi yaşayan bir Tarih olur ve Tarih yalnız onda yaşar!
Bu nasıl mı olur? Onu en iyi gene kendisi anlatabilir: Toynbee bir Tarih Pasajını mı anlatacak? Herşeyden önce o: “ Tarih pasajının duruca bilincine varır.” Bunda şaşcak ne var? Her Tarihçi, ele aldığı Tarih geçidinin olaylarını duruca bilincine çıkarmak zorundadır. Toynbee’ninki hiç te öylesi değildir. Onun Tarihi bilincine çıkarması, iskorpit balığının elektrik banyosuna girişi ve orada vücudundan elektrik akımları fışkırtması gibi bir şeydir.
“ Tarih kendisinde kudretli bir akım gibi tatlı tatlı yayılır ve gene Tarih onun hayatından uçsuz bucaksız dalgalanır ( flot) yüzeyindeki bir dalga gibi fışkırır.” ( X.cilt, s.139) (*)
[8]Kendisi ile Tarih’i böylesine “ Komünyonlaştıran” kişi nedir? Herhalde, Tarih Bilgininden önce Tarih “ meczubu” dur. Frenkler meczuba “ illuminé” [9] derler. “ Meczupluk”, Doğu dünyasında, çöken uygarlıkların insan ruhuna yığdığı komplekslerden patlak vermiş bir ruh rahatsızlığı sayılır. Bu sosyal psikopati çoğu Dincil eğilimli olur. Tabiatüstü, insanüstü öjens lerle[10] delideryalı dervişliğe karar.”
(
(*) International Institute of Social History- IISH, Folder 373, Arnold Toynbee Eleştirisi