Fuat Fegan’ın, Ocak 1977’de yayınladığı “Dr.Hikmet Kıvılcımlı Bibliyografyası” adlı kitaptan ve yine Fegan’ın “Dr. H. Kıvılcımlı Arşivi, Yurtdışı Kataloğu” çalışmasından, eser hakkında derlediğimiz bilgiler şöyle. Baskıları için:
“İnkılap Nedir?”, teksir, 64 sayfa, tarihsiz, 1971 yılı olduğu biliniyor.
“Devrim Nedir?”, Derleniş Yayınları, Berlin, Ağustos 1974, 134 sayfa.
“İnkılap Nedir?”, İlke, sayı 12, Aralık 1974, s. 83-120, eksik olarak, IV.Bölüm sonuna kadar.
Ayrıca, Kıvılcımlı’nın bu çalışması hakkında, Fegan’ın notlarından,
“İnkılap nedir?”: 2.Emperyalist Evren savaşı sırasında kaleme alınmış ve 1967 ya da 1968 yılı yeni yazıyla daktiloya geçirilmiş çok değerli bir incelemesidir Kıvılcımlı’nın. 12 Mart’tan az önce Ankara’da teksir makinasıyla çoğaltıldığı biliniyor. Orijinal el yazması, sıkıyönetim üzerine, Kıvılcımlı’nın direktifiyle imha edilmiştir.
Berlin’de çıkan “Devrim Nedir?”: teksiri esas almış, eserin tümünü yayınlamış, sadece bazı eski kavramların yerine yenilerini koymuş bir baskıdır.
İLKE ise, sadece ilk kısmını yayınlayarak eseri piç etmiştir. “Yukarıda sayılan bütün alametler belirdi ve iş o raddeye geldi mi, artık pratik ihtilale, yani İSYAN kapısına dayanılmıştır.” Deyip sözünü bitirir duruma düşürüldü Kıvılcımlı. Oysa, eserde, 50-60 kitap sayfası boyunca asıl bundan sonraki gelişmeler de incelenmektedir.” (1,2)
Evet, Fegan’ın da belirttiği gibi, eser Kıvılcımlı’nın sağlığında kitap olarak hiç yayınlanmamış, basılmamış, sadece teksir edilmiş ve orijinalleri de yoktur. Hem Fegan’ın açıklamalarından, hem eserin incelenmesinden, (içeriğinden, içindeki bazı gazete alıntılarından gibi) 1940’larda kaleme alındığı bilinmektedir. Yukarıda değinilen baskılar dışında, günümüze kadar başka yayınevlerinden de başka baskılar yapılmıştır. Teksir baskısı temel alınmıştır, dilde sadeleştirmeler yapılmıştır. Ayrıca gerek teksir baskı, gerekse de Fuat Fegan’ın eser üzerine yaptığı çalışmalar, notlar gibi belgelerin orijinalleri IISH’de bulunmaktadır. Tanıtımın sonuna bu dosyadan alınan bazı örnekler eklenmiştir. Özellikle, Fegan tarafından yapılan, eserdeki Kıvılcımlı’nın kullandığı alıntılar, faydalandığı kaynaklar üzerine son derece ayrıntılı titiz çalışma çok önemlidir. Alıntılarla ilgili yapılan bu çalışmadan görüyoruz ki, Kıvılcımlı, 134 alıntı yapmış. Bizim incelememizden de, hepsi Lenin’e ait olmak üzere 50’den fazla çalışmadan alıntılar yapılmış, (52 adeti not edebildik) Lenin’in toplu eserlerinin orijinalinden olmak üzere.
Kıvılcımlı, incelemesini 7 ana bölümde yapmış, her bölümü kendi içinde alt bölümlerle, alt bölümleri alt başlıklarla detaylandırarak incelemiş. Eser, başından sonuna, ilk cümlesinden son cümlesine kadar, Devrim ustası Lenin’den, Lenin’in toplu eserlerinden alıntılarla örneklerle temellendirilmiş.
Birinci Bölüm olan “Savaş ve Devrim” başlığıyla, konuya girilir. Kıvılcımlı anlatacaklarının özetini kısaca yapar.
“Devrim nedir?
Devrim önce insanlar arasında bir savaştır. Ondan sonra savaşın başarısıyla gelen bir değişikliktir.
Fakat her savaş ve her değişiklik devrim midir?
Hayır. Tersine, devrim çok defa savaşla iki zıt kutup halinde olur. Devrim savaşın neticesi olabilir. O zaman, savaşın sebeplerini kaldırabilirse, savaşı yok edebilir. Ancak, birçok savaşlarda savaş sebepleri derinleştirilirse görülür ki, savaşlar Kadim Çağlardan beri hep devrimleri önlemek uğruna yapılır.
Devrim ile savaşın farkını göstermek, devrimin nasıl bir savaş olduğunu belli eder. Onun için, devrimi savaştan ayırt edecek özellikleri kısaca gözden geçirmeliyiz.
Devrim ile savaşın özellikleri üç bakımdan ele alınabilir:
1) Savaş ile devrimin farkları,
2) Savaş ile devrimin diyalektiği,
3) Devrimin olağanüstü diyalektiği…”
Kıvılcımlı ayrıntılı olarak, kendisi de her şeyden önce bir savaş olan Devrimin, Savaştan farklarını inceler, evet devrim de bir savaştır, ama devrim ulu bir savaş, devrim haklı ve meşru bir savaş, devrim vatandaş savaşıdır ve en nihayetinde,
“Savaş; aynı sosyal sınıfların fertleri, zümreleri ve bütünlükleri arasında birikmiş, büyüyen REKABETLER’in bir gün ansızın kızışıp patlamasıdır.
Devrim; birbirine zıt sosyal sınıfların fertleri, zümreleri ve bütünlükleri arasında birikip artmış olan SINIF MÜCADELESİ’nin ansızın kızışıp patlak vermesidir.”
Savaşın ve Devrimin diyalektiği bölümünde, birer nitelik atlaması olan savaş ve devrim alt-üstlükleri arasındaki en önemli farkı şöyle koyar Kıvılcımlı.
“ Savaş, en çok POLİTİKA ve SINIR kabuğu üzerinde geçen bir altüstlüktür. Devrim, toplumun ekonomi temelinde sosyal sınıf ilişkilerine varan, içine hukuku, siyaseti alarak en yüce kültür alanına dek uzanan, en derin, en geniş altüstlükler getirir……
Savaş, aynı sosyal düzene mensup egemen sınıfların fertleri ve zümreleri arasında barış zamanı barışçıl biçimde sürüp giden REKABET’in, uzun zaman biriktikten sonra, bir gün ansızın kanlı ve yaman bir biçim almasıdır. Devrim de tıpkı öyledir. Yalnız devrimde, aynı sosyal sınıf ve düzenin idealini besleyen değil de, ayrı sosyal bir düzen ideali besleyen zıt sınıflar arasında barışçı bir biçimde SINIF MÜCADELESİ sürüp gider. Devrim, uzun zaman birikmiş sınıf mücadelesinin bir gün ansızın kanlı ve yaman bir biçim almasıdır.”
Devrimin olağanüstü diyalektiği bölümünden, “Savaş da, devrim de insan toplumunda kördüğüm olmuş bir çıkmaza yol açmaktır. Sosyal kördüğümleri çözmek, her iki durumda zorla yapılır. Yalnız savaş, her iki düşman memleketin üstün sınıflarının çıkarları uğruna patlak verir. Devrim ise, alt ve üst sınıfların arasındaki zıtlıklardan doğar.” Örnek olarak, 1.Büyük Emperyalist Dünya savaşı, Alman emperyalizmi ile İngiliz emperyalizmi arasındaki dünyayı paylaşmadaki zıtlık, bir 20 yıl sonra aynı zıtlıklar aynı emperyalist devletlerarasında, İkinci paylaşım savaşına vardı. Kısaca savaşlar, zıtlıkları kesince çözmez daha kanlı savaşlara yol açar. Devrim ise kendisini yaratan zıtlıkları kesin olarak çözecek şekilde geçmişle bağını kopartır.
İkinci bölüm olan “Devrimlerin Tarifi ve Açıklaması”, tamamıyla Devrim Nedir sorusuna yanıt arayışıdır.
“Devrim nedir?
En basit şekliyle devrim; sosyal bir değişiklik yapmak için belirli şartlar ve yöntemlere göre yapılan bir savaştır.
Bu tanımlamada üç deyim var:
1) Değişiklik,
2) Savaş,
3) Şart ve yöntem…
Savaşın ne olduğunu ve devrimden nasıl ayrıldığını gördük. Her sosyal değişiklik yapan savaş devrimdir. Fakat her sosyal değişiklik devrim midir?
Hayır.
Öyle ise, devrimi anlamak için, onun önce nasıl bir sosyal değişiklik ve nasıl bir savaş olduğunu, dolayısıyla de hangi şartlar ve metotlarla gerçekleştiğini arayıp bulmalıyız.”
Devrim deyince iki anahtar sözcük, Devrim Değişikliği ve Devrim Şartları izah edilir. İki türlü Değişiklik vardır, Reform ve Devrim. Reformla devrimin farklarını ortaya koymak gerekli der Kıvılcımlı, devrimi iyi anlayabilmek, devrimin ne olup olmadığını anlayabilmek için der. Bu bölümde konu ayrıntılı irdelenir.
“Toplum içinde nicelikçe birikme şeklinde olan derece derece evrim döneminin değişikliklerine REFORM (Islahat) denir. Bir insan topluluğunun rejimi sosyal bir niteliktir. Bu rejim düzeni içinde kalmak şartıyla olan değişiklikler Reform adını alır Mesela, işçi ile patron arasındaki işgücünü satıp ücret almak ve işleyici karşısında işletici olmak ilişkileri baki kalmak şartıyla, topluluğumuzda birçok değişiklikler olur. Bunlar hiçbir zamankapitalist düzenini değiştirmez. Sermayenin emeği işletip soyması ve sömürmesi niteliğini ortadan kaldırmaz. Fes atılır, şapka giyilir; Arapça harfler gider, Latince harfler gelir; Sultani mektebi adı kalkar, okul Lise olur; Aşar kaldırılır, yerine Arazi Vergisi konur; eski Ceza Kanunu batar, yeni Ceza Kanunu çıkar… Bütün bu değişiklikler sırasında işçi gene eskisi gibi başka bir şahsa ait fabrika veya mağaza yahut toprakta çalışmak için işgücünü satarak geçiniyorsa, düzen, rejim olduğu gibi kalmıştır. Devrim yoktur. Çünkü işçinin alınyazısı gibi, memleketin siyaseti, idaresi, kanunları da kapital sahiplerinin emrindedir.
Öyle ise, sosyal düzenin niteliği değişmemiştir. Eski rejim niteliği içinde birtakım evrim hamleleri yapılmıştır. Bu hamleciklere devrim değil, reform denir.”
Devrimin Şartları’nda Kıvılcımlı, Devrimin savaştan ve reformdan farklarının bir kez daha altını çizer. Devrim ne Harp gibi bir savaş, ne de Reform gibi bir değişikliktir. Evet, Devrim bir savaş ve değişikliktir ama ne reform ne de savaştır. Kıvılcımlı tam da bu noktada bir anımsatma yapar ve Devrimin görünüşte benzediği ama asla olmadığı bir üçüncü şey daha ekler, Puçizm, darbecilik. Kıvılcımlı, 19.yz sonu, 20.yz başı Avrupası’ndan, 1789 Fransız devriminden örnekler vererek, bu darbecilik konusunu açar, Jirondenler, Jakobenler, Blankizm, Oportünistler, Blankistler.. Devrim mücadelesinde önemli uyarılardır bu yazılanlar, kısa bir alıntı,
“Devrim bir savaştır. On milyonların savaşı olan devrim de, şüphesiz gerekince silahlı kuvvet ister. Kendisini düşmanına açık hedef kılmayacak gizli örgüt ister. Sınıflar ve zümreler arasında taktik kompromileri (uzlaşmacılıklar) ister. Devrim savaşında kimi taarruz, kimi de düzenli olmak şartıyla ricat etmeyi [geri çekilmeyi] bilmek ister vb. vb.
Bütün bu mücadele metotları, yalnız Jakobenlerin veya Blankistlerin tekelinde değildir. Öyle bir fikre kapılmak, tek sözle devrimciliği anlamamak veya devrimden vazgeçmek olur. Yanlış kullanıldığı için geriye tepip sahibini öldüren bir silah, geri tepti diye atılamaz. Tersine, o silahı en faydası dokunacak biçimde kullanmayı öğrenmek ve beceriklice kullanmak gerekir.”
Üçüncü bölüm olan “Devrim ve Kitle” de, Devrimle kitlenin ve Kitle ile partinin karşılıklı ilişkileri incelenir.
“ Sosyal devrim demek, bütünüyle topluluğun değişmesi demektir. Böyle bir değişiklik, ne bir tek kişinin dehası veya gücüyle, ne bir zümrenin ve hatta ne de bir sınıfın çabasıyla olamaz. Büyük yığınların hareketi devrim yaratır. Ancak, devrim bir kitle hareketi olduğu gibi, kitle hareketi de ancak bir parti hareketi ile yürür. Bu bakımdan, devrimle kitlelerin ilişkilerini göz önüne getirmek için, bir yandan devrimle doğrudan doğruya kitlelerin, öte yandan kitlelerle Partinin karşılıklıilişkileri bilinmelidir.”
Kıvılcımlı, her bölümde olduğu gibi bu bölümde de yeri gelen konuyla ilgili olarak, bıkmadan usanmadan Devrim’in tanımını yapar, ne olup ne olmadığını altını çize çize tarifler, Lenin’den alıntılarla konuyu açıklar. Ayrıca bu bölümde, Ocak, Şubat 1941 tarihli gazete alıntıları var.
Dördüncü bölüm olan “Devrim Durumu” nda, Devrim Durumunun şartları ve Devrim Durumunun belirtileri incelenir.
“Devrimi ve devrimin motoru olan kitle ile ilişkisini gördük. Şimdi yeni bir mesele önümüze çıkıyor. Devrim ne zaman ve nerede olur? Yahut bir yerde devrimin gelip kapıyı çaldığı nasıl anlaşılır? Tek sözle, devrim sitüasyonu, devrim durumu ne gibi alametlerden belli olur?
Bir memlekette devrim durumunun var olduğunu söyleyebilmek için, o memlekette birtakım şartlar ve alametler (belirtiler) bulunmalıdır. Bu genel şartlarla pratik belirtileri ayrı ayrı gözden geçirelim.
Devrimin objektif ve sübjektif şartları nelerdir? Sorusuna yanıt aranır. Objektif şartlarda, Ekonomik zıtlıklar,ekonomik ve politik krizler incelenirken sübjektif şartlarda, öncünün, keşif kolunun, partinin devrimciliği, özgücün, proletaryanın devrimciliği, kitlelerin devrimciliği incelenir. Yalnız sübjektif veya yalnız objektif şartların devrim durumu için yetmeyeceği tespitiyle,
“ Hayalci Sosyalistler, Blankistler; yalnız sübjektif şartlara dayanarak devrim yapmağa kalkışırlar.
Oportünist Sosyalistler ise, tersine, yalnız objektif şartlarla her şeyin ve devrimin kendiliğinden oluvereceğini sanırlar. Daha doğrusuöyle bir sanı uyandırmaya çabalarlar.
Gerçekte bilimcil devrimciler, her iki grup şartları tarihî ve somut biçimleriyle mezcetmeyi (kaynaştırmayı) bilenlerdir.”
Beşinci bölüm olan “İsyan”, Kıvılcımlı’nın, bu çalışmasında en kapsamlı incelediği, ayrıntılı olarak üzerinde durduğu, son derece somut olarak izah ettiği, incelemenin en önemli bölümüdür. Kıvılcımlı’nın “İsyanla oynanmaz” uyarısının, söyleminin geçtiği, sıcak mücadele dönemleri için son derece önemli tespit ve uyarıların olduğu bir bölümdür. Bu nedenle, azami dikkat ve ilgiyle okunmasını salık veririz. Marx’ın tanımıyla, bir güzel sanat olan İsyan, yani İsyan güzel sanatı,
“ İsyan, kitleler içindeki devrim mayalanışının fiili biçimde patlak vermesidir. Bu patlayış karşısında devrimcilerin durumu ne olabilir?
Daha doğrusu, isyanla devrimciler nasıl ilişkili bulunurlar? Başka deyimle; devrimciler isyana hazırlanmalılar mı? Ne zaman ve nasıl hazırlanmalılar?
Proletarya devrimcileri içine sokulan küçükburjuva devrimcileri, her yerde yaptıkları gibi, isyan meselesinde dahi iki uca sapmaktan kurtulamazlar. Bu sapıkların iki ucu şöyledir:
1- Ya isyan önünde yalnız bir sürü ukalaca VAİZLERDE bulunmanın her şeye yetip artacağını iddia ederler,
2- Yahut da devrim DURUMU var olmadığı halde anarşist dengesizliğine kapılarak isyanla oynamaya kalkarlar.
Gerçek devrimciler:
1- Ne isyanla oynarlar ve isyanı ellerine yüzlerine bulaştırırlar,
2- Ne de kollarını kavuşturup isyanın gökten zembille inmesini beklerler.
Devrimcilik, her iki çeşit sapıtmadan uzak kalarak, her şeyi yerli yerinde, vaktinde ve zamanında, tam ve kesin olarak.”
Alt bölümleri-başlıkları, İsyanın Örgütlendirme, İsyan Basamakları, İsyan Anı, İsyan Kuvvet İster, İsyan Örgütü, İsyan Hareketinin Güdülmesi, Partizan Hareketi…
Her bir başlık ayrıntılı incelemeyi gerektiriyor.
Altıncı bölüm olan “Geçici Devrim Hükümeti” nde Kıvılcımlı aşağıdaki sorulara yanıt arar.
“ İsyan başarıyla sonuçlandı. Devrimi ayakta tutmak için geçici (gelgeç) bir devrim hükümeti kurulur. Bu geçici devrim hükümeti nedir? Ve proletarya devrimcileri onunla nasıl ilgilenirler?”
Kıvılcımlı bu bölümde, çok net ve açık bir ifadeyle proletarya diktatörlüğü kavramını izah eder, tanımını yapar, somut olarak açıklar. Çünkü en çok kafa karışıklığına yol açan bir tanımdır bu. “Sosyalizme varmak için bir ara geçit devri gereklidir. O geçit devrinin dışarıdan bakınca pek korkunç görünen (ve burjuvazi ve küçükburjuvazi tarafından domuzuna sömürülen) ünlü bir adı vardır: “PROLETARYA DİKTATÖRLÜĞÜ”!..
Ne var ki, bu deyişe giren “diktatörlük” sözcüğü gerçekte her türlü diktatörlüğün tam tersi ve zıttıdır. Onun için buna “PROLETARYA DEMOKRASİSİ” adını vermek daha doğru olur….”
Proletarya diktatörlüğü biçimlerine örnek 1871 Paris Komününden ve 1917 Ekim Devriminden verilir. Komünün yanlışları, hataları, parolaları, başarısızlık nedenleri incelenir, hataların tekrarlanması uyarıları yapılır. İşçi ve köylü sınıflarının demokratik diktatörlüğü, Geçici devrim hükümetinin ne olduğu, bu hükümetin görevleri, karekteri, bu hükümete katılma şartları… irdelenir.
Sonuç olarak Kıvılcımlı, konuyu İsyan’a getirip bitirmez. Asıl önemlisi, İsyandan bile önemlisi olan İsyan sonrası ne olup olmayacağıdır.
Yedinci ve son bölüm olan “Terör” konusu, terör prensibi, proletarya iktidarından önce terör ve kızıl terör başlıklarıyla kısaca incelenmiştir.
“Her büyük devrim hareketi, kendisine karşı kullanılan zorba kuvvete şiddetle cevap vererek büyür ve üstün gelir. Buna “TERÖR” (Tedhiş: Zılgıt) adı verilir.”
Yararlanılan Kaynaklar
Ekler